Sumatra Adası

Sumatra Adası evlerSumatra Ada’sı, Endonezya’nın takımadalarının en büyüklerinden birisidir. 473.606 m2 yüzölçümüne sahiptir. Adanın en ucunda otonom (özerk) bir bölge olan ve İslam şeriat ile yönetilen Açe bulunur. Riau, Batı Sumatra, Cambi, Güney Sumatra, Bankha Belitung, Bengkulu ve Lampung adanın diğer idari bölgeleridir. Ekvator çizgisi adanın ortasından geçer.

İklimi yağışlı ve nemli olmakla beraber, yüksek kesimlerinde muson rüzgârlarının hissedildiği, nemli ve sıcak bir hava hâkimdir. Aynı zamanda Sumatra, birçok endemik bitkiye, hayvana ve canlı türüne ev sahipliği yapar. Yeraltı kaynakları açısından da zengin olan ada, petrol ve doğalgazın yoğun olduğu bir coğrafyadadır. Bunun yanında altın ve kıymetli madenlerin yer aldığı adanın Sanskritçedeki adı “Swarnadwīpa”, yani Altın Adası’dır.

Sumatra Adası harita

Ada, İslam tebliğ vazifesi bakımından merkezî bir konumdadır. Halkın kahir ekseriyeti Müslümandır. Adanın içlerine doğru ilerledikçe o bölgelerde Hindu ve Hristiyanların yaşadığı bilinmekle beraber İslam, adanın her yerine hâkimdir. Sokaklar ezân-ı Muhammedînin gür sedası ile ferahlar. Adanın ileri ucundaki Açe halkı, şehirlerini “Mekke’nin Kapısı” olarak görürler.

Endonezya’nın genelinde olduğu gibi Sumatra’da da İslam’ın ilk defa kim tarafından ve nasıl geldiği, halk arasında ne şekilde neşvünema bulduğu bilgileri, çeşitli rivayetlere ve seyyahların kaleme aldığı bazı tarihî kayıtlara dayanır.

Hak ve Batılın Mücadelesi Her Yerde

Sumatra’nın, Güneydoğu Asya anakarasına olan yakınlığı limanlarının önemini artırmakla beraber, bu yakınlık Sumatra’yı Doğu-Batı arasında bir denge unsuru ve tacirlerin mutlak durağı haline getirmiştir. Bu da adaya olan rağbeti artırmış ve haliyle İslam’ın nuru bu toprakları cilalamıştır.Sumatra Adası

Bununla beraber ne yazık ki bozuk inanışlar da kendine burada yer bulmuştur. Hak ve batılın mücadelesi her yerde olduğu gibi Sumatra’da da devam etmiştir.

İslam litaratünde Rami, Lamri, Andalas gibi farklı adlarla anılan Sumatra’ya 13. yy. sonlarında uğrayan Marco Polo, buraya “Küçük Cava” diye hitap etmiştir. 1345 yılında Çin seyahatinin ardından adaya ayak basan İbni Battuta, ada halkının Samutera diye bahsettiğini söyler. Kendi yazılarında ise adayı Samudra ismiyle kaydeder.

İslam’ın gelişinden önce adada 7. yüzyıldan 14. yüzyıla kadar geçen uzun zaman diliminde, Malay kökenli Srivicaya adlı Budist bir krallık hüküm sürmüştür. Malaka ve Sunda boğazlarından Borneo/Kalimantan Adası’na kadar olan geniş coğrafyaya yayılan bu krallık, Budizm’i benimsemiş olsa da İslam güneşi, halkının kalbinde 12. yy.’dan itibaren doğmaya başlamıştır.

İlk olarak oraya gelen Müslüman tacirlerin dürüst tavrı, ada halkının doğruluğa ve dürüstlüğe olan yakın ilgisi, kıyı şeritlerinde, mahallî idareciler arasında İslam’ın yayılmasını kolaylaştırmıştır. Bu mahallî idareciler arasında Perlak isimli bir zatın adı öne çıkar. İslam’ın bir devlet sancağı altında ve sultanın himayesinde öne çıkması ise 13. yy.’da Melik Salih ismiyle bilinen Samudra Pasai kralı namıyla maruf Merah Silu vasıtasıyla olmuştur. İbni Battuta, Çin’den dönerken, bu sultanın torunlarından Melih Zahir’le görüşmüş ve ada halkı hakkında çeşitli bilgiler almıştır.

Kısa Bir Hasbihal

Gelelim Sumatra Adası sakinlerinin hayatlarına. Aslen Açeli olan Sumatra sakinlerinden Muhammed Kemal Bey ile tanışıyoruz. Muhammed Kemal Bey, dinî eğitiminin bir bölümünü Türkiye’de almış. İsmini ilk sorduğumuzda Mehmet Kemal diye kendisini tanıtmasından ve hoş geldiniz diyerek bize sarılmasından, bir yakınlık ve muhabbet hâsıl oluyor. Aslen Açe’li olan Muhammed Bey ile Sumatra ve Açe hakkında kısa bir sohbet ettik. Bölge hakkındaki bilgileri, kendisinden alıyoruz.

Geçim Kaynağı: Deniz

Açe’de en meşhur mesleğin balıkçılık olduğunu öğreniyoruz. Hususiyle bölgenin deniz kenarında olması, beslenme tarzına etki eden en büyük sebep. Dana eti ve koyun eti, kurban bayramlarında veya Ramazan’ı Şerif ’te, berekete vesile olması niyetiyle tercih ediliyor. Yemeklerde genelde balık yeniyor veya o yoksa tavuk tercih ediliyor. “Deniz, insanların geçimlerini temin için bir vesile. Pazar günü açılıp perşembe akşamına kadar denizde kalıyorlar. Cuma günü sabah vakti pazar kuruluyor. Hiçbir geminin geç kalmaması gerekiyor, çünkü balıklar taze olmalılar. Bayatlamış balıkları kimse almıyor.”Sumatra Adası balıkçılık

Bizim memleketimizde yaz-kış dengesi birbirine çok yakın” diyerek devam ediyor Mehmet Kemal Bey.

İklim hep yaz, sadece muson zamanı yağmur yağıyor. Dolayısıyla Türkiye’de olduğu gibi yaz mevsiminde kışlık erzak biriktirme âdeti yok. Hatta balıklar için evde soğuk hava depoları kullanılmıyor. Balığın tutulması ile fırından çıkması arasında çok uzun bir zaman geçmiyor. Kısaca yemeğin taze olması ilk şartımızdır.

Tencereye Giren Bilumum Deniz Ürünleri

Burada insanların, Şafi Mezhebine mensup olduklarını öğreniyoruz. Haliyle başka deniz ürünlerine müsaade ediliyor. Mesela, ahtapot, karides, yengeç, tüketilebiliyor. Balık türlerinden daha çok ton balığı tüketiliyor. Şaşırdığımızı görünce konuyu biraz açıyor Mehmet Kemal Bey; “Karides ve yengeç, ana yemek beklerken yeniyor veya sos niyetine yemeğe katılıyor.

Palm Yağı ve Acılı Sofralar

Sumatra Adası“EVLERDE, ACI SOS OLMAZSA OLMAZDIR. ACI SOS OLMADAN ASLA YEMEĞE BAŞLANMAZ. HATTA İKİ GÜN YEMEK YEMEDEN DURURLAR AMA ACI SOS OLMADAN YEMEK YEMEZLER.”

 

Yemek öğünlerine sıra geliyor. Günde üç öğün var. Kahvaltıda pilav ve sulu yemek yer alıyor. “Birbirine karıştırarak yiyoruz. Pilav bizde her öğünde mutlaka bulunur. Bunun yanında da cipse benzer bir katık daha var, ismi kerupuk. Yapımı çok kolay. Patatesler cips boyunda kesiliyor. Sarımsak, hamur ve unla karıştırılıyor. Daha sonra 3 gün güneşte kurumaya bırakılıyor. Yemek istendiği zaman kurumuş kerupuk yağa atılıyor ve kızartılıyor. Mesela bizde Türkiye’den farklı olarak zeytin yok. Kahvaltılarda zeytin, peynir yemiyoruz. Zeytinyağı çok pahalı. Bir insan bunun ticaretini yapsa zengin olabilir. Bizde palm yağı çok ucuzdur. Bazı evlerde, acı sos olmazsa olmazdır. Hatta iki gün yemek yemeden dururlar, sadece kerupuk yerler; ama acı sos olmadan yemek yemezler.” Tarih kitaplarına baktığımız zaman da bu adalar ülkesine neden Baharat Adaları dendiğini de anlamış oluyoruz. Öğlen yemeği genelde kahvaltı ile aynı yeniyor. Sabah genelde ne yendiyse öğlende o yeniyor, ama akşam yemeğine gelince anneler, “Ne yersiniz?” diye soruyorlar. Genelde tempe denilen, kıtır kıtır bisküvi tarzı bir yemekleri var. Soya fasulyesi fermente edilerek “mikroba suyu” denilen tempe mayası ile karıştırılıyor. Son olarak yağa atılıp kızardıktan sonra yemeğe hazır hale geliyor.

İklim

Türkiye’de eğitim aldığını söylediği için merakımızdan, gelmeden önce en çok neyi merak ettiğini soruyoruz. Hatırası olacak ki hafif bir tebessümle konuşmasına devam ediyor; “Oraya gelmeden önce en merak ettiğim şey, kışın kar yağmasıydı. Kendime söz vermiştim. Kar yağdığında elime alıp tadına bakacağım diye. Bizim burada sabah namazından öğlene kadar hava hep sıcak olur. Saat 4’ten sonra hafif yağmur olur veya hava kapalı ve serin olur. Bu sebeple Açe’de kalmak burada yaşamak aslında çok kolay değil. Mesela ben Türkiye’de iken bir kardeşimle konuştuğumda buradaki nem ve aşırı sıcaktan bunaldığını söylüyordu. Havanın 30 derece olduğundan yakınıyordu. Burada 38-40 derece oluyor dediğimde ise, ama orada mevsim değişiyor kış ayı var. O zaman biraz rahatlarsın demişti. Açe’de evlerde soğutucular, vantilatörler olmazsa olmazdır. Hatta benim evimde bir odada üç tane vantilatör var. Bir tanesi tavana asılı, bir tane ayaklı, bir tane de küçük şahsi vantilatör. Burası sıcak bir memleket olduğu için sinek de çok. Bu vantilatörler bizi sadece serinletmiyor aynı zamanda sineklerden de koruyor.”

Sumatra Adası açe evleriUlaşım

Gündelik hayatta yollarda becak dediğimiz bir nevi taksiler var. Hindistan’dan gelen bir kültür. Hep videolarda, belgesellerde karşımıza çıkan, insan gücüyle çalışan 3 tekerlekli bisiklet taksiler. Öğrenciler için, ‘labi labi’ dediğimiz, arkadan açılan bir kapısı olan otobüsler var. Bu otobüsler, çeşitli üstü açık ticari araçların üzerine eklenen bir iskelet sayesinde, üstü kapalı birer okul minibüsüne dönüştürülüyor.

Giyim

Giyim kuşama gelince, okulda öğrenciler pantolon ve tişört giyiyorlar. Namaza gidildiği zaman erkekler sarung dediğimiz bol ve pareoya benzeyen kıyafeti giyiyorlar. Bizim adetlerimizde bunun önemli bir yeri vardır. Kadınlar abiye giyiyorlar.

Evlilik

Evlilik meselesine geliyoruz. Burada düğünlerde resmî muamele ve dinî nikâh birbirinden ayrı şeyler değil. İkisini de aynı görevli icra ediyor. Erkek kabulü ve kız kabulü diye uygulama var. Mesela erkek, hediyelerle beraber kız evine geliyor, kızın ailesi tarafından kabul ediliyor. Kız kabulünde de kız, çeyizi ve ailesi ile beraber geliyor ve onlar kabul ediliyor. Bu kabuller, birer gün sürüyor. Burada aileler birbirini daha iyi tanıyor ve hediyeleşiyorlar.

Alışveriş

Alışverişte de mutlaka usul olarak aldım ve kabul ettim şeklinde alışveriş yapıyorlar. Bunu söylemek zamanla adet haline gelmiş. Alınacak mal ve ürün üzerinde de her şekilde pazarlık yapılabiliyor.

Dünyanın bir diğer ucunda Sumatra Adası’nda, İslam dininin hayatı nasıl şekillendirdiğini görüyoruz. Sosyal hayat, aile hayatı ve ticaret hepsi usulüne uygun şekilde, kaidelerin belirlediği çizgilerin dışına çıkılmadan icra ediliyor. Her daim böyle güzel kalasın Sumatra…

Bizden haberdar olmak için web sitemizdeki blog bölümünü, youtube kanalımızı ve sosyal medya hesaplarımızı takip edebilirsiniz.